Hemen başla

Hemen başla

Hemen başla

Vocabulary

İngilizcede En Çok Karıştırılan Kelimeler

İlknur Acar

29 Nis 2024

7 min

İngilizcede zaman zaman kafa karışıklığına yol açan kelimelere denk geldiniz mi? Cevabınız evetse hazır olun! 🚀 İngilizcede sıklıkla karıştırılan kelimelere dair eğlenceli bir yolculuğa çıkacağız. Bu kelimeler, bazen en deneyimli dil bilginlerini bile şaşırtabiliyor. Kendinizi "Bu mu yoksa şu mu daha doğru acaba?" diye düşünürken bulabilirsiniz 🥲 Gelin bu kurnaz kelime çiftlerini mercek altına alalım ve kelime karmaşasını eğlenceye dönüştürerek aldatıcı kelimelerin gizemini çözelim! 🕵🏻

/ / / / / / / /


  1. Accept (kabul etmek) - Except (hariç)

    Accept: Please accept my apologies. (Özürlerimi lütfen kabul et.) Except: Everyone went to the party except me. (Ben hariç herkes partiye gitti.)

  2. Affect (etkilemek) - Effect (etki)

    Affect: "The weather can affect your mood." (Hava durumu ruh halinizi etkileyebilir.) Effect: "The effect of the new policy was noticeable immediately." (Yeni politikanın etkisi hemen fark edildi.)

  3. Then (o zaman, sonra) - Than (den, -den)
    "We had dinner, then we went to the movies." (Akşam yemeğini yedik, sonra sinemaya gittik.)
    "He is taller than his sister." (O, kız kardeşinden daha uzun.)

  4. Advice (tavsiye) - Advise (tavsiye etmek)
    "She gave me some good advice." (Bana iyi tavsiyelerde bulundu.)
    "I advise you to check the weather before you leave." (Dışarı çıkmadan önce hava durumunu kontrol etmeni tavsiye ederim.)

  5. Complement (tamamlayıcı) - Compliment (iltifat)
    "This wine is a perfect complement to the meal." (Bu şarap yemeğin mükemmel bir tamamlayıcısı.)
    "He complimented her on her new hairstyle." (Yeni saç stilinden ötürü ona iltifat etti.)Stationary (hareketsiz) - Stationery (kırtasiye, kırtasiye malzemesi)
    "The car was stationary at the red light." (Araba kırmızı ışıkta hareketsizdi.)
    "I bought some stationery for school." (Okul için biraz kırtasiye malzemesi aldım.)

  6. Principal (müdür) - Principle (ilke)
    "The principal of the school gave a speech." (Okulun müdürü bir konuşma yaptı.)
    "He stands firm on his principles." (İlkelerinden sıkı sıkıya bağlıdır.)

  7. Desert (çöl) - Dessert (tatlı)
    "The Sahara is a vast desert." (Sahra büyük bir çöldür.)
    "I ordered chocolate cake for dessert." (Tatlı olarak çikolatalı kek sipariş ettim.)

  8. Complacent (kendinden memnun) - Complaisant (hoşgörülü, yardımsever)
    "She became complacent after her early success." (Erken başarısından sonra kendinden fazlasıyla memnun oldu.)
    "He was complaisant and always ready to assist others." (O hoşgörülüydü ve her zaman başkalarına yardım etmeye hazırdı.)

  9. Discreet (ihtiyatlı, dikkatli) - Discrete (ayrı, farklı)
    "He was very discreet about his plans." (Planları konusunda çok ihtiyatlıydı.)
    "The project is divided into discrete phases." (Proje ayrı aşamalara bölünmüştür.)

  10. Loose (gevşek) - Lose (kaybetmek)
    "The screws are loose and need tightening." (Vidalar gevşek ve sıkıştırılması gerekiyor.)
    "I hope I don't lose my keys." (Umarım anahtarlarımı kaybetmem.)

  11. Weather (hava durumu) - Whether (olup olmadığı)
    "The weather today is sunny and warm." (Bugün hava güneşli ve sıcak.)
    "I don't know whether I should go or stay." (Gitmeli miyim yoksa kalmalı mıyım bilmiyorum.)

  12. Cloth (bez) - Clothes (giysiler)
    "I need a piece of cloth to clean the table." (Masayı temizlemek için bir parça bez gerekiyor.)
    "She bought some new clothes for the trip." (Gezi için yeni kıyafetler aldı.)

  13. Elicit (meydana getirmek, çıkarmak) - Illicit (yasadışı)
    "The question was designed to elicit an honest response." (Soru dürüst bir yanıt almaya yönelik tasarlanmıştı.)
    "Illicit drugs are a major problem in many cities." (Yasadışı uyuşturucular birçok şehirde büyük bir problem.)

  14. Bare (çıplak, boş) - Bear (katlanmak, dayanmak)
    "He walked over the hot sand with bare feet." (Sıcak kumun üzerinde çıplak ayakla yürüdü.)
    "I can't bear the pain anymore." (Artık bu acıya dayanamıyorum.)

  15. Cite (alıntı yapmak) - Site (yer, alan) - Sight (görme, manzara)
    "She cited several studies in her presentation." (Sunumunda birkaç çalışmadan alıntı yaptı.)
    "The construction site is off limits to the public." (İnşaat alanı halka kapalıdır.)
    "The sight of the mountains was breathtaking." (Dağların manzarası nefes kesiciydi.)

  16. Altar (sunak) - Alter (değiştirmek)
    "They got married in front of the altar." (Sunak önünde evlendiler.)
    "He had to alter his plans because of the weather." (Hava durumu yüzünden planlarını değiştirmek zorunda kaldı.)

  17. Canvas (tuval) - Canvass (anket yapmak, dolaşmak)
    "The artist painted a beautiful landscape on the canvas." (Sanatçı, tuval üzerine güzel bir manzara resmetti.)
    "We need to canvass the neighborhood to gather opinions." (Görüş toplamak için mahalleyi dolaşmamız gerekiyor.)

  18. Council (konsey, meclis) - Counsel (tavsiye, danışmanlık yapmak)
    "The city council approved the new law." (Şehir konseyi yeni yasayı onayladı.)
    "He sought legal counsel for the lawsuit." (Dava için hukuki danışmanlık aradı.)

  19. Dual (çift, ikili) - Duel (düello)
    "This device has a dual function." (Bu cihazın çift fonksiyonu var.)
    "They decided to settle their argument with a duel." (Tartışmalarını bir düello ile çözmeye karar verdiler.)

  20. Flair (doğal yetenek, şıklık) - Flare (parlamak, alevlenmek)
    "He has a flair for languages." (Diller konusunda doğal bir yeteneği var.)
    "The flare burned brightly in the dark night." (Fişek karanlık gecede parlak bir şekilde yandı.)

  21. Recipe (tarif) - Receipt (fiş)
    "This recipe calls for three eggs." (Bu tarif üç yumurta gerektiriyor.)
    "Can I have the receipt, please?" (Fişi alabilir miyim, lütfen?)

  22. Thorough (tam, kapsamlı) - Though (rağmen) - Through (içinden, vasıtasıyla)
    "He conducted a thorough review of the report." (Raporu tam olarak inceledi.)
    "Though it was raining, we decided to walk." (Yağmur yağmasına rağmen yürümeye karar verdik.)
    "We walked through the forest." (Ormanın içinden yürüdük.)

  23. Tear (gözyaşı) - Tear (yırtmak)
    "A tear rolled down her cheek." (Bir gözyaşı yanaklarından aşağıya aktı.)
    "Be careful not to tear the paper." (Kağıdı yırtmamaya dikkat et.)

  24. Capital (başkent, sermaye) - Capitol (ABD'deki kongre binası)
    "Tokyo is the capital of Japan." (Tokyo, Japonya'nın başkentidir.)
    "The Capitol is located in Washington, D.C." (Kongre Binası Washington, D.C. 'de bulunmaktadır.)

  25. Stationary (hareketsiz) - Stationery (kırtasiye, kırtasiye malzemesi)
    "The car was stationary at the red light." (Araba kırmızı ışıkta hareketsizdi.)
    "I bought some stationery for school." (Okul için biraz kırtasiye malzemesi aldım.)

Umarım "İngilizcede Birbirine En Çok Karıştırılan Kelimeler" listemiz hem eğitici hem de eğlenceli olmuştur 😌 Eğer bu kelimeleri tekrar etmek isterseniz hazırlamış olduğum kelime kartlarından yararlanabilirsiniz.

👉🏻 https://bit.ly/4baU4fq

Dil öğrenmek bazen zorlayıcı ve karmaşık olabilir, ama unutmayın, her karışıklık aslında yeni bir öğrenme fırsatıdır! Bu kelimelerle artık daha dikkatli olacağınıza ve İngilizce konuşmalarınızda daha rahat hissedeceğinize eminim 😎 Siz de karıştırdığınız veya zorlandığınız kelimeleri yorumlarda paylaşın, hep birlikte öğrenelim!

  • Vocabulary

    Vocabulary for TRAVEL

    10 Eyl 2024

    5 min

  • Idioms

    Air Idioms

    9 Eyl 2024

    5 min

  • Collocations

    Collocations with TIME

    8 Eyl 2024

    5 min

  • Idioms

    Idioms About SECRETS

    6 Eyl 2024

    4 min

  • Collocations

    Collocations with GIVE

    5 Eyl 2024

    3 min

  • Vocabulary

    10 ways to say “IMPORTANT”

    7 Eyl 2024

    5 min

  • Vocabulary

    Vocabulary for TRAVEL

    10 Eyl 2024

    5 min

  • Idioms

    Air Idioms

    9 Eyl 2024

    5 min

  • Collocations

    Collocations with TIME

    8 Eyl 2024

    5 min

  • Idioms

    Idioms About SECRETS

    6 Eyl 2024

    4 min

  • Collocations

    Collocations with GIVE

    5 Eyl 2024

    3 min

  • Vocabulary

    10 ways to say “IMPORTANT”

    7 Eyl 2024

    5 min

  • Vocabulary

    Vocabulary for TRAVEL

    10 Eyl 2024

    5 min

  • Idioms

    Air Idioms

    9 Eyl 2024

    5 min

  • Collocations

    Collocations with TIME

    8 Eyl 2024

    5 min

  • Vocabulary

    10 ways to say “IMPORTANT”

    7 Eyl 2024

    5 min

  • Idioms

    Idioms About SECRETS

    6 Eyl 2024

    4 min

  • Collocations

    Collocations with GIVE

    5 Eyl 2024

    3 min

Ilknur

Ready to explore the jungles of grammar, climb the peaks of vocabulary, or dive into idioms? Whether you have a question, a pun, or just want to say hi, you’re in the right place!

Made by Yiğit Kemal Ağaç © 2024

All right reserved.

Ilknur

Ready to explore the jungles of grammar, climb the peaks of vocabulary, or dive into idioms? Whether you have a question, a pun, or just want to say hi, you’re in the right place!

Made by Yiğit Kemal Ağaç © 2024

All right reserved.

Ilknur

Ready to explore the jungles of grammar, climb the peaks of vocabulary, or dive into idioms? Whether you have a question, a pun, or just want to say hi, you’re in the right place!

Made by Yiğit Kemal Ağaç © 2024

All right reserved.

Ilknur

Ready to explore the jungles of grammar, climb the peaks of vocabulary, or dive into idioms? Whether you have a question, a pun, or just want to say hi, you’re in the right place!

Made by Yiğit Kemal Ağaç © 2024

All right reserved.