Idioms
Idioms About SECRETS
Sırlar... 👀 Herkesin küçük bir sırrı vardır, değil mi? 🤫 Peki, sırlarınızı saklarken ya da başkalarının sırlarını öğrenirken kullanabileceğiniz bazı harika deyimleri biliyor musunuz? Birinin sırrını açığa çıkarmaktan kaçınmak için “dilinizi ısırabilir 🤐” ya da duyduğunuz bir dedikoduyu “baklayı ağzınızdan kaçırarak” paylaşabilirsiniz. Bu yazıda, sırlarla dolu dünyada işinize yarayacak en eğlenceli deyimlerle tanışacaksınız. Hazırsanız, sır perdesini aralamaya başlayalım! 🗝️
/ / / / / / / /
Idioms about Secrets
my lips are sealed - Ağzım sıkı; kimseye söylemem
to dish the dirt - Dedikodu yapmak; birinin arkasından konuşmak
to keep something under your hat - Bir şeyi gizli tutmak; sır olarak saklamak
to sweep something under the carpet/rug - Bir şeyi halının altına süpürmek; bir şeyi görmezden gelmek
on the sly - Gizlice; sinsice
to cover your tracks - İzlerini örtmek; iz bırakmamak
a little bird told me - Bir küçük kuş söyledi; kulağıma geldi
to spill the beans - Baklayı ağzından kaçırmak; sırrı açıklamak
to be a fly on the wall - Duvarın dibinde bir sinek olmak; olup biteni sessizce izlemek
to bite your tongue - Dilini tutmak; konuşmamak
Örnek Cümleler
Don't worry, my lips are sealed.
Merak etme, ağzım sıkı.They love to dish the dirt about their coworkers during lunch.
Öğle yemeğinde iş arkadaşları hakkında dedikodu yapmayı seviyorlar.He asked me to keep the news under my hat until the official announcement.
Resmi açıklama yapılana kadar haberi gizli tutmamı istedi.The company tried to sweep the scandal under the carpet.
Şirket, skandalı halının altına süpürmeye çalıştı.They met on the sly to discuss the secret project.
Gizli projeyi tartışmak için sinsice buluştular.A little bird told me that you're getting a promotion.
Küçük bir kuş, terfi alacağınızı söyledi.Someone spilled the beans about the surprise party.
Biri sürpriz partiyle ilgili baklayı ağzından kaçırdı.I wish I could be a fly on the wall during that meeting.
Keşke o toplantıda olup biteni izleyebilecek bir sinek olsaydım.He tried to cover his tracks, but the evidence was too strong.
İzlerini örtmeye çalıştı, ama kanıtlar çok güçlüydü.I wanted to argue, but I bit my tongue.
Tartışmak istedim, ama dilimi tuttum.