Idioms
Air Idioms
Havada bir şeyler var... 🧐
Kelimeler! Günlük konuşmalarda "air" kelimesiyle birçok anlam dolu deyim kullanıyoruz, ama hepsini biliyor musunuz? 👀 İngilizce'de sıkça karşılaştığınız “air 🌬️ ” ile ilgili deyimlere bir göz atacağız. İster gergin bir atmosferi temizleyin, ister bir anda ortadan kaybolun, bu deyimler konuşmalarınızı daha zengin ve eğlenceli hale getirecek. Hazırsanız, havadaki anlamları yakalayalım! 💨
/ / / / / / / /
Air Idioms
Up in the air – Belirsiz, kararlaştırılmamış
Full of hot air – Saçma sapan, boş konuşmak, palavra sıkmak
A breath of fresh air – Ferahlatıcı bir değişiklik, yeni bir soluk
Into or out of thin air – Hiç yoktan (bir anda ortaya çıkmak veya kaybolmak)
Something is in the air – Bir şeyler olacak gibi, havada bir şeyler var
To clear the air – Şüpheleri gidermek, aradaki gerginliği azaltmak, meseleyi açıklığa kavuşturmak
To have your nose in the air – Kibirli olmak, burnu havada olmak
To be full of airs and graces – Kendini beğenmiş olmak, gösteriş yapmak
Örnek Cümleler:
Up in the air:
Our vacation plans are still up in the air because of the weather.
Tatil planlarımız hava durumu nedeniyle hâlâ belirsiz.Full of hot air:
Don't listen to him, he's just full of hot air.
Ona kulak asma, sadece boş konuşuyor.A breath of fresh air:
Her new ideas were a breath of fresh air for the team.
Onun yeni fikirleri takım için ferahlatıcı bir değişiklik oldu.Into or out of thin air:
He appeared out of thin air just when we thought he wasn't coming. Tam gelmeyeceğini düşündüğümüz anda bir anda ortaya çıktı.Something is in the air:
Everyone seems excited; it feels like something big is in the air.
Herkes heyecanlı görünüyor; sanki büyük bir şey olacak gibi bir his var.To clear the air:
After the argument, they sat down to clear the air.
Tartışmadan sonra aradaki gerginliği gidermek için oturup konuştular.To have your nose in the air:
She always walks around with her nose in the air, thinking she's better than everyone.
O hep burnu havada dolaşıyor, kendini herkesten üstün sanıyor.To be full of airs and graces:
Ever since she got the promotion, she's been full of airs and graces.
Terfi aldığından beri kendini beğenmiş tavırlar sergiliyor.